Somuncu Baba Çilehanesi
Her yıl yüz binlerce misafir tarafından ziyaret edilen Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi’nin ilgi çeken bölümlerinden bir tanesi de Somuncu Baba Çilehanesi bölümüdür. Somuncu Baba Külliyesi dâhilinde Tohma Kanyonu içerisinde yer alan çilehane Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından restore edilerek ziyarete açık hale getirilmiştir.
Hayatı boyunca manevi sırrı nerede ortaya çıktı ise oradan uzaklaşan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri (Somuncu Baba Hayatı sayfamızdan geniş bilgi alabilirsiniz) yerleştiği merkezlerde halvethanesinin yanına veya yakınına çilehanesini de inşa etmiş hem kendisi hem de talebeleri tarafından bu çilehaneler kullanılmıştır.
Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin Anadolu’da yer alan bilinen en meşhur çilehaneleri hakkında kısaca şu bilgilere yer verebiliriz:
Bursa Somuncu Baba Çilehanesi
Bursa’da halvethanesinin yanına çilehanesini ve fırınını inşa eden Şeyh Hamidi Veli Somuncu Baba, hem talebelerinin eğitimi ile meşgul olmuş hem de helal kazanç ve irşat metodu olarak somun yapıp çarşı pazar bu ekmekleri dağıtmıştır. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’ne “Somuncu Baba “ lakabı verilmesi de Bursa yıllarına dayanmaktadır.
Bursa Ulu Camii’nin açılışında Emir Sultan Hazretleri ’nin işareti ve Yıldırım Beyazıt Han’ın uygun görmesi ile ilk hutbeyi irâd etmesi ile halk tarafından büyük teveccühle karşılanmış, manevi sırrı ortaya çıktığı için “Şöhret âfettir” uyarısı mucibinde Bursa’dan ayrılmıştır.
Aradan yüzyıllar geçmesine karşın, Somuncu Baba Bursa’da unutulmamış, halen çarşı esnafı tarafından hayırla yâd edilmekte ve fırıncıların pîri olarak anılmaktadır. Bursa’nın Osmangazi ilçesinde yer alan Somuncu Baba Fırını ve Somuncu Baba Çilehanesi yakın dönemde Osmangazi Belediyesi tarafından restore edilmiş ve ziyarete açılmıştır.
Aksaray Somuncu Baba Çilehanesi
Şeyh Hamidi Veli Somuncu Baba Hazretleri’nin Anadolu’da yurt edindiği mekânlardan bir tanesi de Aksaray’dır. Hem Bursa yıllarından önce hem de Bursa’dan ayrıldıktan sonra Aksaray’da ikamet eden Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, Aksaray’ın meşhur ervah mezarlığı civarına halvethanesini ve çilehanesini kurmuştur.
Başta Hacı Bayram-ı Veli olmak üzere talebelerinin yetişmesi için çalışan Hamidi Veli Hazretleri irşât vazifesi için Hacı Bayram-ı Veli’yi Ankara’ya buradan görevlendirmiştir. Oğullarından Yusuf Hakiki Baba’yı da Aksaray’a görevlendiren Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri Hac yolculuğuna diğer oğlu Halil Taybi Hazretleri ile beraber çıkmışlardır.
Aksaray Belediyesi tarafından restore edilen Somuncu Baba Çilehanesi günümüzde ziyaretçilere açık konumdadır. Aksaray Somuncu Baba Camii ve Aksaray Somuncu Baba Çilehanesi ervah mezarlığı bünyesinde gelen ziyaretçilere hizmet vermektedir.
Darende Somuncu Baba Çilehanesi
Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri’nin Hac yolculuğundan sonra nihâi durağı Malatya’nın Darende ilçesi olmuştur. Gençlik yıllarında da ikamet ettiği bu gül kokulu belde Somuncu Baba Hazretleri’nin teşrifleriyle tam bir ilim ve irfan merkezi haline gelmiş, Osmanlı döneminde âlim ve fâzıl zâtlar yetiştirmiştir.
Tohma Irmağı kenarında halvethanesini kuran Şeyh Hamidi Veli Hazretleri Tohma Kanyonu içerisinde kurduğu çilehane ile hem kendini Allah u Teala ile baş başa hissedeceği bir mekan inşa etmiş hem de dergahta bulunan dervişlerin riyazet uygulamalarında kullanabileceği bir eğitim merkezi oluşturmuştur.
Tohma Kanyonu içerisinde sarp kayalıkların kenarında oluşturulan su yolu vasıtası ile ulaşılabilen çilehane, yıllar sonra Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba ahfâdından Osman Hulusi Efendi’nin kurduğu Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından restore edilmiş ve çilehaneye giden alana yollar açılarak ziyaretçilerin bu mekanı kolaylıkla ziyaret edebilmesi sağlanmıştır.
Tohma ırmağı kenarında bir mesire alanına dönüştürülen mekân ziyaretçilerin hem huzurlu bir şekilde ziyaret edebilmelerini sağlamakta hem de aileleriyle birlikte bu mekânda istirahat edebilmelerini mümkün kılmaktadır. Çilehane ’nin her türlü bakım, onarım ve temizlik işleri Vakıf tarafından karşılanmaktadır.
Taştan oyma bir kaya odacığın önüne kerpiçten inşa edilen yapı içerisinde buraya hizmet etmiş ve ismi belli olmayan bir dervişin de kabri bulunmaktadır.
Çilehane kültürü hakkında bilgiler
Tasavvufta çile çekmek
Anadolu-İslam geleneğinin önemli değerlerinden biri olan tasavvuf kültüründe var olan çeşitli tarikatlara mensup dervişlerin Allah’a yakın olmak, hatta Allah ile tek vücut olmak, dinin gereklerini daha iyi anlamak ve özümsemek için çile çektikleri görülmektedir.
Prof.Dr. Süleyman Uludağ tasavvufta çile çekmenin tarifini şu şekilde yapmaktadır:
“Allah Teâlâ’nın rızâsını ve yakınlığını kazanmak maksadı ile maddî ve dünyevî kaygıları bir kenara koyup, mânevî ve dînî hayâtı yoğun bir şekilde yaşayarak rûhen arınmak için sâlikin kapalı, dar ve karanlık bir mekânda/hücrede kırk gün süreyle kendisini ibâdete vermesine Erbain/çile çıkarmak (çille–hişesten) veya halvete girmek denir.”
Çile sözcüğü Farsça kökenli bir sözcük olup; kırk (çihil) manasındadır. Zamanla Türkçe ’de zorluk çekmek anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle tekkelerdeki halvethanelere “çilehane” denilmeye başlanmıştır. Erbain çıkarmak ve halvete girmek özellikle Halvetiye tarîkatında ve bu tarikatın kollarında görülen bir uygulamadır. İslam- tasavvuf kültüründe çile çekme olgusunu daha iyi anlayabilmek için öncelikle “halvet” kavramına da değinmek gerekir.
Halvet nedir?
“Halvet” Arapça kökenli bir sözcük olup; tenhaya çekilme ve yalnız kalma anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu’nun tanımına (TDK, Güncel Türkçe Sözlük, 2015) göre halvet sözcüğü ıssız yerde yalnız kalma anlamında kullanılan bir terimdir.
Tasavvuf açısından halvet etmek, istenilen tenha ve her şeyden arınmış boş bir mekânda zihindeki düşüncelerden kurtularak yaşamdaki her şeyden feragat etmektir. Ethem Cebecioğlu’nun tanımına göre; tasavvufta halvet zihinsel konsantrasyonu ve bazı özel zikirlerle riyazetleri gerçekleştirmek üzere, şeyhin müridini, karanlık, dış dünyadan soyutlanmış bir yere, belirli bir süre için koyması, Allah ile gizlice konuşmak, kalbi yanlış inançlardan ve kötü huylardan temizlemek, kurtarmak olarak tanımlanmaktadır.
Esasen İslamiyet’te çile uygulamasına ilk örnek olarak Hz. Muhammed(sav)’in peygamber olmadan önceki ve sonraki dönemde az miktarda erzak yanına alarak Nur Dağı’ndaki mağarada inzivaya çekilmesini verebiliriz. Hz. Muhammed(sav) bir hadis-i şerifinde “ Kim kırk gün Allah için ihlâsla amel ederse, kalbinden diline doğru hikmet pınarları fışkırır.” buyurmuştur (El- İsfahâni ve Ebu Nuaym, 2008: 189). Dolayısıyla çeşitli dinlerde farklı uygulamaları olan çile çekme kavramının temeli Allah’a yönelmek için inzivaya çekilerek insan bedeninin ve ruhunun terbiye edilmesidir.
Çilehane ne demektir?
Farsça kökenli bir sözcük olan çilehane kelime anlamı olarak “çile çekilen yer” demektir (TDK, Güncel Türkçe Sözlük, 2015). Tarikat üyelerinin çilelerini doldurdukları özel hücrelere verilen isimdir. Çilehanelerin oluşturulmasında tekkelerin, cami ve türbelerin karanlık ve rutubetli odaları çilehane olarak kullanıldığı gibi, bazen mağaralar bazen de kayaların içine oyularak yapılmış hücreler çilehane görevini görmüştür. Türkiye’nin birçok yerinde çok sayıda çilehane bulunmaktadır.
Çilehaneye neden girilir?
Halvethâneye girmenin amacı daha ihlâslı, nitelikli, hisli ibâdet; daha doğru ve dürüst ahlak, netîce itibâriyle kâlb temizliği ve rûhî arınmadır. Bunun da gâyesi Hakk Teâlâ’nın yakınlığını ve rızâsını kazanıp O’nun mukarreb, ebrar, evliyâ ve ârif kulları arasına dâhil olmaktır. Bu da iki cihan saadetidir. (Sühreverdi, 210, 220)